Koruyucu Tarım Nedir? Neden Önemlidir?
Koruyucu Tarımın İlkeleri, Hedefleri ve Görevleri Nelerdir?
Koruyucu tarım, minimum toprak bozulmasını (örn. "Toprak İşlemesiz Doğrudan Ekim" gibi), kalıcı bir toprak örtüsünün korunmasını ve bitki türlerinin çeşitlendirilmesini teşvik eden bir çiftçilik sistemidir. Biyolojik çeşitliliği ve yer üstü ve yer altı doğal biyolojik süreçleri geliştirir; bu da artan su ve besin kullanım verimliliğine ve iyileştirilmiş ve sürdürülebilir ürün üretimine katkıda bulunur. [1]
Koruyucu tarım, insanlığın gereksinim ve faaliyetlerinin çevre ve diğer canlı türleri üzerindeki uzun vadeli etkilerini dikkate alarak, doğru üretim yapma düşüncesidir. Bu üretim faaliyeti içinde özellikle yenilenemeyen veya yenilenmesi çok uzun yıllar alan doğal kaynakları korumak ve çevreyi bozulmaktan veya kirlenmekten koruyan yöntemleri uygulamak iki önemli düşünce olarak karşımıza çıkar. [2]
Genel olarak doğal kaynakları ve çevre korumayı amaçlayan ve sürekli verimliliğe odaklanan koruyucu tarım; toprak işlemeyi azaltan, değiştiren veya tamamen ortadan kaldıran yöntemlerden birini içermektedir. [3]
KORUYUCU TARIMIN ÜÇ İLKESİ [1]
1. Minimum mekanik toprak bozulması
Doğrudan tohum ve/veya gübre yerleştirme yoluyla toprak işleme (örn. Toprak İşlemesiz Ekim).
3. Tür çeşitliliği
En az üç farklı ürünü içeren çeşitli ürün dizileri ve birliktelikleri yoluyla.
Koruyucu Tarımın Üç İlkesi (Koruyucu Tarım, FAO, 2018, Şekil 8, Sf. 25) [4]
(Daha detaylı anlatımla)
KORUYUCU TARIMIN ÜÇ İLKESİ [4]
1. Toprak işlemeyi azaltma.
Toprak yapısına yapılan mekanik müdahalenin sürekli olarak azaltılması ve doğrudan ekime geçilmesi;
2. Toprak yüzeyinde ürün kalıntıları (malçlama) ve bitki örtüsünün muhafazası.
Ürün kalıntıları ve/veya örtü bitkileri ile su mevcudiyetinin imkan tanıdığı ölçüde kalıcı toprak organik örtünün sağlanması;
3. Ürün rotasyonlarının uygulanması.
Ürün rotasyonuna dahil edilen ürün kompozisyonunda çeşitlilik sağlanması (çeşitlendirilmiş ürün rotasyonu).
KORUYUCU TARIMIN HEDEFLERİ VE GÖREVLERİ
Aşağıda verilen bilgiler, yukarıda açıklanan üç koruyucu tarım ilkesi doğrultusunda temel hedeflerin açıklamasıdır: [4]
》Toprak bozunumu ve erozyonun önüne geçmek ve verimli toprak ve arazi ıslahı döngüsü ile arazinin agro-ekolojik verimlilik potansiyelinin rehabilitasyonu ve toprak-bazlı ekosistem hizmetlerini oluşturmak.
》Toprağın korunması için bol yerüstü ve altı biyo-kütle üretimi yapılması.
• Toprağın hava olaylarına (yağış, şiddetli rüzgar ve güneş ışınımından kaynaklanan ısı) karşı fiziksel olarak korunması toprak ve besin maddesi erozyonunu (dolayısıyla toprak ve rimliliğini arttırır), su buharlaşma oranını, sıcaklık dalgalanmalarını, yüzey sızdırmazlığı ve mühürlenmesi ile kabuklaşmasını azaltır.
• Toprak işlemesiz sistemdeki örtü bitkileri, toprak organizmaları için besin kaynağı ve uygun yaşam koşullarını oluşturur.
• Yapışkan doğalarından ötürü organik maddeler (bakteriyel atıklar, organik jeller, fungal iplikçikler, solucan salgıları ve atıkları gibi) toprak agregatı oluşumuna ve istikrarına katkıda bulunup toprak içi hareketliliği daha elverişli hale getirir.
• Agregatlar bozunuma uğradığında mikroorganizmalar (çoğunlukla bakteri ve funguslar), en genç karbon havuzunu tüketmeye başlar ve bununla birlikte ana (bir başka deyişle geçici ve süreksiz) bağlayıcı maddelerin kaybı gerçekleşir, bu da toprağın dağılmasına neden olur. Makro-gözenekler bozunuma uğradığında geride kalan inatçı karbon bağları, toprak katyonlarına yapışır ve böylece toprak sıkışmasına neden olan kohezyon kuvvetini meydana getirir.
》Tahıllar (karbon içeriği yüksek) ile baklagiller (azot içeriği yüksek) arasında döngü yaratarak ürün rotasyonundaki C/N (karbon/azot) oranının dengelenmesi. Bu, bitki artıklarının çürümesi ile meydana gelen azotun kademeli olarak salınması ve sıradaki ürün için kaynak görevi görebilmesi adına ürün yetiştirme döngüsünün yapısal karbonhidratlar (ör. lignin) ile birlikte yeterli miktarda azot sağlaması gerektiği anlamına gelir.
》Yüksek konsantrasyonlarda yavaş ayrışan bitki artıkları, tek başına geçici olarak toprak azot hareketsizliğine neden olur. Her ne kadar düşük karbon/azot (C/N) oranına sahip bitki (baklagiller gibi) kalıntıları tek başına azot oranını arttırmasına rağmen gerekli toprak korumasını temin edebilmek için yeterli hızda çözünmemektelerdir.
》“Toprak biyolojik zenginliğinin” etkinliğinin devam ettirilmesi.
Koruyucu tarım sistemlerinde sıklıkla meydana gelen ürün rotasyonları, bol ve çeşitli organik madde (bir başka deyişle besin maddeleri ve buna bağlı olarak karbonhidrat ve azot bakımından zengin alt katmanlar) sağlanması, toprak biyotasının etkinliğinin devam ettirilmesi, cins ve tür çeşitliğinin teşvik edilmesi ve işlevsel rollerinin geliştirilmesi bakımından önemli bir bileşendir.
》Yabani ot, zararlı ve hastalık kontrolü.
Tamamlayıcı bitkilerin çeşitlendirilmiş rotasyonu, bütünleyici bir bitki sağlığı stratejisidir.
》Ekonomik sürdürebilirlik.
Enerji (yakıt, iş gücü) ve sermaye (aşınma ve yıpranma) tasarruarı, üretim maliyetlerinde azalma olarak yansır. Tüm diğer toprak yönetim uygulamaları genellikle belli bir zaman aralığından sonra çiftlik gelirlerine tesir ederken bu tasarrufların etkileri birinci yıldan itibaren görülmeye başlanır. Ürün çeşitlendirilmesi, ekonomik istikrar ve sürdürülebilirlik için ilaveten tavsiye edilen bir kriterdir.
》Toprak besin maddeleri.
Organik madde birikimi-minarelleşme döngüsü, toprak verimliliğinin geri kazanımı ve muhafazası ve toprak erozyonunun azaltılmasına yardımcı olmasından ötürü koruyucu tarım sisteminin itici gücüdür.
》Toprak nemi.
Şiddetli yağışlar, yüzeydeki toprak agregatlarını parçalar ve ince parçacıklar gözeneklerde birikir ve tıkar, böylece suyun derinlere nüfuz etmesini önler. Yapay organik madde katmanıyla korunan toprak, artan su emme ve sızma kapasitesi ve toprak yüzeyinde buharlaşma oranındaki azalma sayesinde yağışı muhafaza etme ve kullanma kapasitesini geliştirir.
》Tarla dışı işlevleri.
En önemlisi, özellikle yoğun yağış alan dik yamaçlı bölgelerde olmak üzere yüzey sularındaki sediment yükünün azaltılmasıdır.
Toprak agregatların oluşumu ve yapılanmanın zaman gerektirdiği ancak tek bir toprak işleme ile zarar görebileceğini vurgulamak gerekir. Koruyucu tarımın uzun vadeli uygulanmasının önemi burada yatar. [4]
KORUYUCU TARIMIN ÖNEMİ
Koruyucu tarım, çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliği benimseyen ve geliştiren bir tarım yaklaşımıdır. Toplumun ve gelecek nesillerin sağlığı ve doğal kaynakların korunması açısından çok önemlidir. Koruyucu tarımın önemi aşağıdaki temel nedenlere dayanmaktadır: [5]
1 - Çevresel Sürdürülebilirlik
Koruyucu tarım, doğal kaynakların korunmasını ve çevresel etkileri azaltmayı amaçlar. Kimyasal gübrelerin ve tarım ilaçlarının kullanımının azaltılması, su kaynaklarının korunması, su ve rüzgar erozyonunu kontrol etmek ve biyolojik çeşitliliğe katkı sağlamak hedeflerindendir. Bu da ekosistemlerin sağlığını ve gelecek nesillerin doğal kaynaklardan faydalanma hakkını korur.
2 - İnsan Sağlığı
Koruyucu tarım yöntemleri, tarım ürünlerindeki kimyasal kalıntı miktarını azaltmayı amaçlar. Kimyasal gübreler ve pestisitler, insan sağlığına olumsuz etkileri olan kalıntılar bırakabilir. Koruyucu tarımın kullanılmasıyla, gıda ve tarım ürünlerinin daha sağlıklı ve güvenli olması sağlanır. Gıda güvenliği ve güvencesine katkıda bulunur.
3 - Su Kalitesi
Kimyasal gübreler ve pestisitler, yüzey sularına ve yeraltı su kaynaklarına sızabilir ve su kirliliğine neden olabilir. Koruyucu tarım, su kalitesini korumak için erozyonu önler, toprakta nüfuz edebilirliği azaltır ve su kaynaklarının kirlenme riskini azaltır.
4 - Tarımın Ekonomik Sürdürülebilirliği
Koruyucu tarım yöntemleri, verimlilik artışı sağlamak için yenilikçi tekniklerin kullanımını teşvik eder. Bu da tarımın ekonomik sürdürülebilirliğini artırır. Ayrıca, kimyasal girdi, yakıt ve diğer girdilerin kullanımının azaltılması ile maliyetler azaltılabilir. Tarım ürünlerinin kalitesinin yükselterek çiftçilerin karlılığını artırmayı hedefler.
5 - Biyolojik Çeşitlilik
Koruyucu tarım yöntemleri, biyolojik çeşitliliği teşvik eder. Bitki çeşitliliğini artırarak, zararlı organizmalarla mücadelede doğal düşmanların kullanılmasına olanak sağlar. Ayrıca, biyolojik çeşitlilik koridorları ve habitatlarının oluşturulmasıyla, doğal yaşam alanlarının korunmasına katkıda bulunur. [5]
KORUYUCU TARIMIN ÖZELLİKLERİ
Doğal kaynakların korunması, zararlıların kontrollü bir şekilde yönetilmesi ve toplumun aktif katılımı ile tarımsal üretimin uzun vadeli sürdürülebilirliği ve devamlılığı hedeflenir. Bunlar, koruyucu tarımın sürdürülebilirlik ilkesine dayanan bir tarım yaklaşımı olduğunu gösterir. Koruyucu tarımın bazı temel özellikleri şunlardır: [5]
1 - Entegre Zararlı Yönetimi
Koruyucu tarım, entegre zararlı yönetimi prensiplerini benimser. Bu yöntemde, zararlılarla mücadelede birden fazla strateji kullanılır. Biyolojik mücadele, kültürel mücadele (bitki yetiştirme yöntemleriyle), fiziksel mücadele (engellerle) ve kimyasal mücadele gibi farklı teknikler entegre edilerek zararlıların kontrolü sağlanır. Böylece, kimyasal kullanımı minimize ederek etkili bir zararlı yönetimi elde edilir.
2 - Doğal Kaynakların Korunması
Koruyucu tarım, su kaynaklarının korunması, toprak erozyonunun önlenmesi, biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi ve toprak kalitesinin korunması gibi doğal kaynakların korunmasına odaklanır. Sürdürülebilir tarım uygulamalarıyla, tarımsal faaliyetlerin çevresel etkileri azaltılarak doğal kaynakların uzun vadeli kullanımı sağlanır.
3 - Organik Gübre ve Doğal Bitki Besinleri Kullanımı
Koruyucu tarımda, kimyasal gübrelerin yerine organik gübrelerin ve doğal bitki besinlerinin kullanımı teşvik edilir. Organik gübreler, toprağın verimliliğini artırır, toprak yapısını iyileştirir ve doğal besin döngülerine katkıda bulunur. Bu da toprak sağlığını koruyarak uzun vadeli tarımsal üretimi destekler.
4 - Toplumsal Katılım ve Eğitim
Koruyucu tarım, çiftçilerin ve toplumun katılımını teşvik eder. Çiftçilere, sürdürülebilir tarım yöntemleri konusunda eğitim ve bilgi sağlanır. Ayrıca, çiftçi örgütleri, araştırma kuruluşları, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları gibi paydaşlar arasında iş birliği ve bilgi paylaşımı teşvik edilir. [5]
DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE KORUYUCU TARIM
Tarımsal ekosistemi yönetmede önemli bir yaklaşım olarak da ön plana çıkan koruyucu tarım, dünya genelinde yaklaşık olarak 157 milyon hektar alan üzerinde yaygın bir şekilde uygulanmaktadır. En hızlı ilerleme bitkisel üretim alanlarının yaklaşık %60’ında bu uygulamalara yer veren Güney Amerika’da ortaya çıkmıştır. Dünya genelinde bu uygulamanın yapıldığı ülkeler ve coğrafi konumları dikkate alındığında, koruyucu toprak işleme ve doğrudan ekimin her iklim, toprak ve bitki koşullarında; kuzey yarım küreden güney yarım küreye, deniz seviyesinden 3000 metreye kadar rakıma, yıllık toplam 250 mm yağış alan bölgelerden 2500 mm yağış alan bölgelere kadar çok geniş bir alanda uygulandığı görülmektedir. [3]
Türkiye’de de son yıllarda toprak ve su kaynaklarının korunması konusunda artan duyarlılık, ekonomik üretim talepleri ve enerji tasarrufuna olan eğilim, toprak işlemede önemli değişiklikleri gündeme getirmiştir. Bu değişikliklere bağlı olarak geleneksel toprak işlemeye alternatif koruyucu toprak işleme ve özellikle doğrudan ekim yöntemine olan ilgi giderek artmaktadır. Türkiye’de henüz başlangıç aşamasında ancak önemli bir potansiyeli olan doğrudan ekim ve koruyucu toprak işleme uygulamasının yaygınlaştırılması yönünde son yıllarda önemli çabalar sarf edilmektedir. [3]
ÖNERİLER
Bariz ekonomik, çevresel ve sosyal avantajlarına rağmen, koruyucu tarımı benimseme dünya genelinde kolay olmamıştır. Dünyanın birçok yerinde koruyucu toprak işleme ve doğrudan ekimin benimsenmesinde en büyük engel muhtemelen zihniyet sorunu olmuştur. Bu nedenle, bu uygulamaya başlamadan önce yenilikten yana bir zihniyet değişikliği kaçınılmazdır. Doğrudan ekimi benimsetmenin başarısı; ya çiftçileri toprağa minimum müdahale ile topraktan sağlanan yarara inandırmak, ya da aşırı toprak işlemenin toprağa ve çevreye verdiği zarar konusunda çiftçiyi bilinçlendirmekle mümkündür. [3]
Çiftçilerin doğrudan ekime başlaması ve başarılı olabilmeleri için; uygun münavebe, anız yönetimi, tohum çeşidi seçimi, ekim normu, yabancı ot kontrolü, makina-ekipman seçimi ve temini, ekim zamanı ve arazi koşullarının uygunluğu konularında bilgilendirilmesi ve ihtiyaçları doğrultusunda desteklenmeleri büyük önem arz etmektedir. [3]
Ulusal düzeyde arzu edilen sürdürülebilir tarımsal üretimi elde etmek için geleneksel toprak işlemeye dayalı üretim sisteminden koruyucu toprak işleme ve doğrudan ekim tabanlı sisteme geçiş ve sürdürülebilir bir dönüşüm için ortak bir hedef doğrultusunda çalışan politikacılar, kurum yöneticileri, özel sektör temsilcileri, çiftçiler, sivil toplum örgütleri ve araştırmacılara ihtiyaç vardır. [3]
Kaynaklar:
[1] Conservation Agriculture, FAO (Web)
Erişim Tarihi: 7/8 Ocak 2025
[2] Koruyucu Tarım ve Koruyucu Toprak İşleme, Harun YALÇIN, Erdem AYKAS, Mehmet EVRENOSOĞLU, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 2003 (Makale)
[3] Türkiye’de Koruyucu Toprak İşleme ve Doğrudan Ekimin Benimsenmesi ve Yaygınlaştırılması için Atılması Gereken Adımlar, Ahmet ÇELİK, Tarım Makinaları Bilimi Dergisi, 2016 (Makale)
[4] Koruyucu Tarım, FAO, Sandra Corsi, 2018 (Kitap, Bölüm 3, Sf. 25-27)
[5] Koruyucu Tarım Raporu | Eyüpsultan Belediyesi, Tarım 4.0 Politikaları Uygulama ve Arastırma Merkezi Projesi, İSTKA, WWF-Türkiye (Rapor)