AGROEKOLOJİK BAKIŞ AÇISINDAN TÜRKİYE’DE TARIMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Fiscaoeconomia, Araştırma Makalesi
Yıl 2023, Cilt: 7 Sayı: Özel Sayı, 120 - 151, 29.10.2023
Onur Yeni, Özgür Teoman
Öz
Bu çalışma, 2000 yılı sonrası dönemde Türkiye’de tarımsal sürdürülebilirliğin durumunu agroekolojik bakış açısından değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Agroekoloji, modern endüstriyel tarım sistemlerinin neden olduğu çeşitli çevresel ve sosyoekonomik sorunlara alternatif bir yaklaşım sunarken, üretim sürecinde yer alan tüm paydaşların katılımını öncelemektedir. Bu bağlamda kimyasal girdi kullanımının azaltılması, biyoçeşitliliğin ve toprağın korunması, küçük üreticiler başta olmak üzere tarımsal üreticiler arasında bilgi, beceri ve teknoloji akışının sağlanması, kır ile kent arasında bir toplumsal dayanışma ekonomisinin oluşturulması agroekolojinin amaçları arasında yer almaktadır. Çalışmada ele alınan dönem, Türkiye’de tarım sektöründeki neoliberal politikaların egemenlik kazandığı ve etkilerinin gözlemlendiği döneme denk gelmektedir. Söz konusu etkiler, tarımsal girdi ve ürün piyasalarında eş anlı olarak ortaya çıkmıştır. Bu dönüşümün refah etkileri büyük ölçekli ulusal tarımsal işletmeler ve çokuluslu şirketler lehine olmuş, küçük ve orta ölçekli işletmeler ise bu dönüşümden olumsuz etkilenmiştir. Tarımsal girdi kullanımının arttığı bu dönemde dönüşüme ayak uyduramayan küçük aile işletmelerinin bir bölümü tarımsal üretimden çekilirken önemli miktarda tarımsal arazi de üretim dışında kalmış ve kırdan kente göç hızlanmıştır. Çalışmada tarımsal sürdürülebilirliğin değerlendirilmesinde ilgili yazında belirtilen çevresel, sosyal ve ekonomik boyutlar dikkate alınarak betimleyici analiz yöntemi kullanılmıştır. Çevresel boyutun değerlendirilmesinde doğal kaynak ve girdi kullanım eğilimleri ile sera gazı salımları dikkate alınırken, sosyal boyutun göstergesi olarak gıda güvenliği, ekonomik boyutun göstergesi olarak ise çiftçi gelirleri kullanılmıştır. Çalışmanın bulguları, değerlendirilen üç boyut itibariyle Türkiye’de çeşitli sorunlar bulunduğunu göstermekte ve tarımsal sürdürülebilirliğin gerilemekte olduğuna işaret etmektedir. Türkiye’de politik karar alıcıların, üreticilerin ve tüketicilerin uyum halinde kararlar alıp birlikte hareket ederek tarımsal sürdürülebilirliğe katkı sunabilecekleri gerçeği bulunmakla birlikte agroekolojik dönüşümün önünde önemli yapısal, sosyoekonomik ve politik zorluklar bulunmaktadır.
Anahtar Kelimeler
Tarımsal Sürdürülebilirlik, Agroekoloji, Gıda Güvenliği, Çiftçi Gelirleri, Tarımsal Girdi Kullanımı
Sonuç
Tarım ve gıda sistemlerinin agroekolojik dönüşümü, sürdürülebilir bir gelecek için önemli bir adımdır. Agroekoloji, toplumsal ve bireysel gelişme açısından önemli bir potansiyeli içinde barındırmaktadır. Modern endüstriyel tarım sistemleri, yoğun doğal kaynak ve kimyasal kullanımına dayalı olarak inşa edildiğinden, uzun yıllar boyunca hem tarımın dayandığı doğal kaynak tabanına hem de çiftçilerin ve tüketicilerin refah ve esenliklerine önemli zararlar vermiştir.
1980 sonrasında Türkiye’de yaşanan neoliberal dönüşümden tarım da payını önemli ölçüde almıştır. 2000’li yıllarla birlikte küresel değer zincirlerine hızla eklemlenen Türk tarımı, uygulanan politikalar sonucunda devasa çokuluslu tarım şirketlerinin egemenliğine girmiş ve bu süreçte tarımsal üreticiler melez tohum, kimyasal gübre, tarım ilacı gibi modern endüstriyel tarımın dayattığı girdiler açısından bu şirketlere bağımlı hale gelmiştir. Günümüz Türkiye’sinde yeterli düzeyde ve uygun biçimde desteklenmeyen, küçük aile işletmelerinin ağırlıklı olduğu, toprak mülkiyetinde önemli düzeyde eşitsizliğin bulunduğu, üretim maliyetlerinin girdilerdeki dışa bağımlılığın da etkisiyle yüksek, teknoloji düzeyi ile çiftçi eğitimi ve örgütlenmesinin düşük olduğu bir tarımsal yapının, çevresel, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla değerlendirildiğinde sürdürülebilirlik açısından sorunlu olduğunu söylemek mümkün görünmektedir.
Agroekoloji, çiftçilerin, tüketicilerin ve hükümetlerin birlikte çalışarak tarımın sürdürülebilirliğini artırabileceği bir çerçeve sunsa da agroekolojik dönüşümün uygulanması zor olabilir. Bu nedenle, toplumsal, ekonomik ve politik destek sağlanması gerekmektedir. Agroekolojinin yaygınlaştırılması ve uygulanması için, çiftçilerin eğitimi ve onlara sağlanacak finansal destek de önemlidir. Ayrıca, toplumun, tüketicilerin ve çiftçilerin agroekolojik dönüşüme yönelik farkındalığının artırılması gerekmektedir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde tarımsal sürdürülebilirliğin sağlanması, özellikle kaynakların dağılımındaki eşitsizlikleri düzeltecek yapısal değişiklikler gerektirecektir. Altieri’ye göre (2018) sürdürülebilir agroekosistemlerin geliştirilmesi ve benimsenmesinin önündeki sorunlar incelenirken biyolojik sorunları sosyoekonomik sorunlardan (yetersiz kredi, teknoloji, eğitim, siyasi destek ve kamu hizmetlerine erişim gibi) ayırmak olanaklı değildir. Hatta, yüksek sermaye/enerji kullanan endüstriyel bir üretim sisteminden emek-yoğun, düşük enerji tüketen tarım sistemlerine geçişin önündeki en büyük engeller teknik sorunlardan daha çok sosyal zorluklar ve siyasi önyargılar olabilir.
Bu zorluklar aşıldıktan sonra agroekolojik yaklaşımın benimsenmesiyle Türkiye’de çevre kalitesini artıran, halk sağlığını önemseyen ve sosyoekonomik açıdan adaletli bir kırsal kalkınma deneyimi ortaya çıkabilecektir.
MAKALENİN TAMAMI ⬇️
Kaynak:
PDF Dosyası:
PDF Görüntüleyici ⤵️
MAKALENİN PDF DOSYASI AŞAĞIDA GÖRÜLMÜYORSA SAYFAYI TEKRAR YÜKLEMEK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN. (Bazı cihazlarda PDF görüntüleyici açılmayabilir.)